top of page

Japon İşi - Türk İşi

Robotların Tarihi ve Otonom Endüstrisinde Yer Alabilme Yarışı (1)




Baştan belirtmeliyim ki karşılaştırma yazısı değildir. Ancak olaylara bakış açımızın ne kadar havada kaldığını vurgulamak, Japonların olayı gerçekleştirme, bizim eldeki imkansızlara rağmen hayal kurma hikayemizi vurgulamak istedim. Kemal Sunal'ın 1987'de Fatma Girik ile çektiği bu filmin bende yeri ve önemini anlatacağım ama asıl hikaye ne Japonlarla, ne de bizim bu anlamdaki başarılarımızla alakalıdır.


Otonom sistemler, insanların yerini alan endüstri anlayışı, M.Ö. 1000 yıllarında karşımıza çıkmaktadır. O günlerden bu zamana neler oldu, tarihçesini genel olarak okumak isterseniz şu derlemeyi okumanızı tavsiye ederim; 'Robotların Tarihçesi' (PDF linktedir.) Bu linkteki paylaşım genelde Türkçe paylaşımlardakiyle birebir aynı. Çoğu kaynakta farklı anlatımlar nadiren mevcut. İstediğim sonucu bulabilmek için iki ayaklı robotların tarihine ayrıca bakmanın daha mantıklı olacağını düşündüm. Konuya derinlemesine göz attığınızda robot denilince akılda japonların canlanmasının bir pazarlama başarısı olduğunu fark edeceksiniz. Ama insansı iki ayaklı robotların temelini atan, japonları bu yolculuğa sürükleyen amcamız Ichiro Kato'dur. Ichiro Kato el protezleri için insan benzeri bir robot eli ve aynı zamanda insan yürüme mekanizmasını analiz etmek için, iki ayaklı bir yürüme robotu üzerine de çalışmaya başlamış.


Not: Genel anlamda el protezi geliştirme odaklı ve benzeri çalışmaların Hubble Teleskopunun arızasının onarılmasına yardım ettiğini hatırlatmakta fayda var. Eğer Hubble'a robotik kol yardımıyla astronotların halk ağzıyla 'gözlük takmasına' olanak sağlanmasaydı, evrenimiz hakkında belki bu kadar bilgi sahibi olamazdık.


George Charles Devol, 1954'te ilk endüstriyel robot olan Unimate'i icat etmiş. Ondan sonra 12 eklemli, bir insanı kaldırabilen robotlar takip ederek endüstriel robotlar gelişmeye devam etmiş. Ichiro Kato ve öğrencilerinin yaptığı çalışmalar sayesinde 1967 yılında Walker ile, yani WL1 adlı ürünle insansı robotlar dünyaya ilk adımını atmış. Okumak oldukça duygulandırıcı ve heyacan verici bir ironi. Çünkü gelecekte bu varlıklara lanet edeceğimiz neredeyse 100 yıldır dillendiriliyor.





Gelişen ve değişen dünyayı kabullenmek, anlamak zorundayız. Gelişen ve değişen dünyayı anlamaktan kasıt bilimdir. Eğer bilime sırf anlamadığınız için önem vermezseniz, teknolojinin bir bilim dalı olduğunu, hatta diğer tüm bilimlerin geliştiriciliğini yaptığını unutursanız; siz değil ama çocuklarınız aç kalacak (Kıps). Beni ise aç kalmaktan kurtulmak için ne yapmamız gerekiyor kısmı ilgilendiriyor.. WL1,WL3 vb derken ardından Wabotlar üretildi. Bu robotlar insanla iletişeme geçip, çevreyi ölçümleyebilen ilk robotlar oldu. Atlas, Asimo, Qiro ve diğerlerinin atalarını bu dostlar ile evrimleştirsek yanlış olmaz. Japonların bu yıllar süren azminin bir gösteri ve pazarlama sanatına dönüştürmesi ve insanlığın robot tüccarlığını tekeline almak istemesi oldukça mantıklı.



Belki futuristik bir hayal, ama onlar her anlamda kaymağını yemeyi hak ediyorlar. Peki biz neden hak etmiyoruz? Hayal olarak gördüğümüz için! Yukarıda ve geçen ki yazımda bahsettiğim 'Japon İşi' filminde Türkler kahvede geyik peşinde koşan, ön yargıları kuvvetli, para gelsin nerden nasıl olursa bir şekil gelsin diyen, sorgulamayan bir halk olarak sergilenmiş. Filmin tüm karaketerlerini incelediğinizde mahallenizde kolayca görebileceğiniz tipler yansıtılmış. Gerçekliği yüksek bakış açısı ile farkındalık yaratılmak istenmiş. Aslında bu film imkansızlıklar içinde, acı gerçekliğimizle çekilmiş, Türk bilim kurgu filmidir. Ama olumsuz eleştirmek istediğim nokta Japon yerine Türk bir arkadaş o robotu hediye etseydi. Biz yapsaydık o robotu. Sonra o robot, Türkiye gerçeklerinde sahtekarlıktan hapse atılmak istenseydi.Veysel aşık olsaydı robota. Ama bu işi yaparsa Japon yapar denilmeseydi. Sırf dil ailemizden diye, evin zeki çocuğu demeseydik Japon dostlarımıza da, hayallerimizde de olsa bu gerçekliği yaşasaydık. Cem Yılmaz'ı bu anlamda tebrik etmesem olmaz. 216 en azından uzaylı. Yeni filmini merakla bekliyorum bakalım (hihi). Neyse konumuza dönmek gerekirse otonom sistemlerle adımızın anılması savaş konusunda ilham oldumuz dönemlerimize kadar uzanıyorken, millet olarak neden gelişmekten aciz kaldık? Wolfgang Von Kempeleng'in tasarladığı satranç savaşçısı Türk otomat ile sahtekarlığa malzeme olup ego masturbasyonu yaptığımız günlerden daha iyi durumda olduğumuz kesin.



<iframe width="560" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/JZByW7XU834" title="YouTube video player" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen></iframe>



Geçtiğimiz günlerde düzenlediğimiz Aytunga - AYDINLANMA etkinliğimizde, Davut Eren Şadoğlu'nun da belirttiği gibi Türkiye'de çok ileri seviye olmasa da, robotik ve yapay zeka konusunda ciddi çalışan startup çalışmalarımız mevcut. Next Horizons kurucusu Davut Eren Şadoğlu yatırım ve kuluçka almış, başarılı, konunun uzmanı bir girişimcidir. Kendisini ilk etkinliğimiz Aytunga - Karanlıkta Güneş Ol! ve AYDINLANMA etkinliğinde ağırlamaktan onur duyduk. Benim gönlüm tanıdığım makerler ve ülkemizin bu anlamdaki geleceği konusunda rahat. Rahatsız eden durum bu işin kamoyu algısının doğru oluşturulmadığı yönünde. Makerhane gibi yerlerin varlığından bir haberiz. Next Horizons gibi, Ceyda gibi, Tazi.İo çalışmaları tesadüfen karşılaştığımızda öğreniyoruz. Bu çalışmalar gelecekte ülkemizi insansı otonomlarının temeli olacak. Öyle ya neyin, nereden geleceğini bilemeyiz. Geçte başlasak bu çalışmalar bizim umudumuz. Şarlatanlığa düşmeden üretmeye ve tüketmeye teşvik eden mecralar artmalı. Görsel gösteriler viral olarak artmalı. Örneğin Asimo Honda ile bütünleşik değil mi? Arabanın giremediği AVMlerde Honda robotlarıyla şov yaparak marka bilincini artırıyor. TVlerde ve internette viral içerik oluyor. Robot yarışmaları yapıyor tamam da, en azından robot savaşları gibi bütçe isteyen işlere imza atılarak heycanla ilgi toplanmalı. Buralara harcanan paraların boşa olmadığı algısı oluşmalı. Aiko Chihira plastikimsi malzemeyle insan görünümünde tanıtılıyor. Bizim yirmi yıllık yazılım firmamız sadece eklem geliştirme havası kasarak korkuluk pazarlıyor.


Tüm bunlardan daha iyisinin olacağını ümit ederek çalışmaya devam. Kim bilir belki bu sitemlerimi, bir gün Aytunga gerçekleştirecektir. Boşuna demiyoruz Aytunga O'ndan daha Fazlası! ( Kıps)


Saygı ve Sevgiler,

Kani


Faydalanmak İsteyebileceğiniz Kaynaklar;

2 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page